Yaşam akışının yoğunluğu, şehir kalabalığı, zaman kısıtlılığı gibi nedenler kimi zaman çocuklarımızı hayatın içerisine dahil etmede engel teşkil etmektedir. Onları bu hengameden sakınarak, tek başımıza işlerimizi halletme yolunu tercih ederiz. Onları güvenli ev ya da okul ortamında bırakır, pazarımızı, alışverişimizi, faturalarımızı tek başımıza hallederiz.
Oysaki bu süreçlerde çocukların ebeveynlerin yanında olması ve süreci gözlemlemeleri çok önemlidir. Dış dünyada neler olup bittiğini ancak bu şekilde öğrenebilirler. Gerçek hayata bu şekilde hazırlanabilirler.
Kızımla ilk kez pazara gittik. Daha önce gitmeyişimizin sebebi; akşam üstü pazarın çok kalabalık olması ve onu kaybetme endişesiydi. İstanbul’da akşam saatlerinde pazarda yürümek bile mucizedir. Ancak her gittiğimde kızım “Beni de götürür müsün?” diyerek şansını deniyordu. Çok merak ediyordu pazarın nasıl bir yer olduğunu.
Yaz günlerinin sıcaklığından faydalanarak pazarın yeni kurulmuş olduğu sabah saatlerinde oğlumu arabasında kızımı da elinden tutarak pazara götürdüm. Sabah saatlerinde oldukça sakindi pazar. Merakını giderdik. İnceledi gözlemledi. Kerem Hakan da sağına soluna bakıp “apple, üzüüüüm…” diye bağırarak henüz ayılamayan pazarcıları uyandırmayı başardı. Eve gelince de bu gözlemleri hakkında konuştuk.
Bu yaşantısal deneyim Aybike Esra’yı gerçekten çok mutlu etti. Tabi Kerem’i de. Ertesi hafta tekrar gittik. Eksik kalan noktaları da tamamladılar. Artık havalar bozulmaya başladı ve Aybike Esra’da okula başladı. Bir daha ki yaza kadar pazara elveda.