Zeka’nın tanımına kısaca bakacak olursak; Kavramlar ve algılar yardımıyla soyut ya da somut nesneler arasındaki ilişkiyi kavrayabilme, soyut düşünme, muhakeme etme ve bu zihinsel işlevleri uyumlu şekilde bir amaca yönelik olarak kullanabilme yetenekleri zeka olarak adlandırılmaktadır.
Zekanın farklı tanımlarının olmasına karşılık zekaya ilişkin kuramların tümü zekanın geliştirilebilecek bir kapasite ya da potansiyel olduğu ve biyolojik temellerinin bulunduğu noktalarında birleşir. Buna göre zeka, bireyin doğuştan sahip olduğu, kalıtımla kuşaktan kuşağa geçen ve merkez sinir sisteminin işlevlerini kapsayan; deneyim, öğrenme ve çevreden kaynaklanan etkenlerle biçimlenen bir bileşimdir.
Zeka bir çok zihinsel yeteneğin değişik durum ve koşullarda kullanılmasını içerir. Bu yetenekler arasında başlıcaları:
Sözel Anlayış: sözcükleri tanıma ve anlama,
Sözel Akıcılık: sözel ve yazılı olarak sözcük ve ifadeleri çabucak bulabilme,
Sayısal Yetenek: aritmetiksel işlemleri çabuk ve doğru olarak yapabilme,
Alansal ve Uzay ilişkileri: iki ve üç boyutlu görsel algılamayı yapabilme,
Bellek: işitsel ve görsel olarak belleme gücü,
Algısal Hız: karmaşık bir nesnenin ayrıntılarını görebilme, zemin şekil ilişkisini ayırt edebilme, benzerlik ve farklılıkları doğru olarak algılayabilme,
Mantıklı düşünme: muhakeme yürütebilme,
olarak sayılabilir.
Bir kişinin zeka seviyesi diğer koşullar eşit tutulduğunda ne kadar zor işler başardığı, veya aynı güçlükteki işlerden ne kadar çoğunu başarabildiği, veya ne kadar kısa sürede doğru sonuca ulaşabildiği ile belli olur.
Zeka testleri etkili uygulamalar olmakla birlikte, zekanın tüm boyutlarını kapsama konusunda yetersiz kalabilmektedir. Türkiye’de çocuklar için uygulanan en kapsamlı ve güvenilir zeka testlerini ele alınacak olursa Stanford-Binet ve WISC-R gelmektedir. Ancak bu testlerin güvenirliği bile uygulayıcısına göre değişim göstermektedir ve %100 kesin sonuçlar verememektedir.
Bir WISC-R uygulayıcısı olarak testten biraz bahsetmem gerekirse, bana göre Türkiye’de uygulanan en objektif zeka testi olduğunu söyleyebilirim. Çünkü söylenen kelimelerden tutun da, tekrarlanma sayısına, ortam kalitesinden, uygulama sırasındaki oturma pozisyonuna kadar her şey standarttır. Puanlamada uygulayıcının inisiyatifi minimum düzeyde tutulmuştur. Uygulama alanları bakımından oldukça kapsayıcıdır.
Çocuk; bu testte zekanın birçok yönüyle test edilmekte, ve her alan kendi içerisinde alt başlıklara ayrılmaktadır. Bu alanlar ayrı ayrı analiz edilmekte ve kontrol grubu puan skalası ile karşılaştırılarak çocuğun ne düzeyde olduğu saptanmaktadır. Kontrol grubu derken on binlerce farklı yaş grubundan çocuğu kastediyorum. Başlıklar ayrı ayrı puanlandıktan sonra Sözel, Performans ve Total IQ seviyesi belirlenmektedir. Test yaklaşık 80-100 dakika sürmektedir. 6-16 yaş arasındaki çocuklara uygulanmakta ve puanlamalar 3’er aylık periyodlarla hesaplanmaktadır. Yani çocuğunuz 8 yaş 2 aylık ise, 8.0-8.3 yaş arasındaki kontrol grubunun puan değerleri ile kıyaslanmaktadır.
Ancak zeka testlerinde en önemli unsur uygulayıcıdır. Test çok ayrıntılı ve titiz çalışılması gereken bir test olduğu için, uygulayıcının konuya hakim ve yetkin olması son derece önem arz etmektedir. Alanın içerisinden bir kişi olarak üzülerek görmekteyim ki, bu testlerin uygulayıcı sertifikası artık bazı özel kurumlar tarafından 2 günlük eğitimler sonunda verilmekte ve uygulayıcılar süpervizyon dahi almadan test uygulamaya başlamaktadır. Ben bu eğitimi İstanbul Üniversitesinden 1 yıl boyunca süpervizör eşliğinde aldım. Ancak her uygulamamdan önce yine de notlarıma bir göz atarım. Dersimi çalışır öyle uygulama yaparım. Çünkü yaptığınız şey çok önemli. Bir çocuğun zeka puanını belirliyorsunuz. Üstelik çok ayrıntılı ve hataya açık bir testle bunu yapıyorsunuz. Yani bu işin vicdani tarafı da var. Bu nedenle 2 günlük eğitim alan uygulayıcıları asla yeterli bulmuyorum.
Bana göre uygulama sırasında yapılan ikinci yanlış ise IQ puanını aile ile paylaşmak. Geliştirilebilen bir kavramı puanlayarak çocuğu etiketlemek, ailenin ve çevrenin gözünde mimlemek bana çok da ahlaki gelmiyor. Bunun yerine ben ailelere geniş bir rapor sunuyorum. Bu raporda çocuğun; hangi alanlarda yaşının üstünde bir performans gösterdiğine, hangi alanlarda yaşının altında kaldığına, normal seyrinde olan yeteneklerine, geliştirilmesi gereken yönlerin neler olduğuna, nasıl geliştirebileceğine ve örneklere yer veriyorum. Zaten aileye gereken şey de bu. “Çocuğumun eksik kalan yönlerini nasıl tamamlarım?” sorusu ile ilgilenmesi gerekiyor ebeveynlerin. Yoksa çocuğun IQ değerinin 80 ya da 120 olması çok da şey ifade etmiyor. Ayrıca bu durum çok tehlikeli de bir hal alıyor. Çocuk içerisinde bulunduğu durumu kanıksayıp, gelişime açık olmayabiliyor, aileler çocuklarını kıyaslayabiliyorlar. Öğretmenler, çocukları IQ değerlerine göre etiketleyebiliyorlar.
Sizlere tavsiyem eğer böyle bir testi çocuklarınıza yaptırmayı düşünüyorsanız, lütfen iyi eğitimli bir uygulayıcıya çocuğunuzu emanet ediniz. Çocuğunuzun hazır olduğu bir dönemde uygulamaya gidiniz. Çocuğun hayatında kısa zaman önce oluşan önemli değişimler, huzursuz ya da hasta olması puanı etkileyebilir. mümkünse sabah saatlerini tercih ediniz. Daha dinç ve algıları açık olmakta. Ayrıca özel eğitim ve rapor için gerekli değilse çocuğunuzun IQ değerini öğrenmeye çalışmayınız, hatta söylememelerini rica ediniz. Çünkü bu aklınızın bir köşesinde sürekli sizi rahatsız edecektir. Sizin için önemli olan “Çocuğum için ne yapabilirim?, Yaşının gerisinde kalan zeka alanlarını nasıl normal düzeye getirebilirim?, Gelişimine nasıl katkıda bulunabilirim?, Yaşının üstünde olan performansları için özel bir şeyler yapmam gerekir mi? ” soruları olmalıdır. Zeka testini zeka puanını öğrenmek için değil, gelişiminin ne düzeyde olduğu konusunda fikir edinmek için yaptırın. Naçizane fikrim budur.
Ayrıntılı Bilgi İçin: 05062659878