Şehirleşmenin arttığı, insanların bireyselleştiği, komşuluk ilişkilerinin ve mahalle kavramının azaldığı şu zamanlarda; çocuklar da bu bireyselleşmeden nasipleri aldı. Sokakta oynamayan, komşu ziyaretlerine gitmeyen, mahalle kültürüyle büyümeyen çocuklar; farklı farklı insanlarla, karakterlerle, özelliklerle de karşılaşmaz oldular. Çocuklar tüm günlerini yakın akraba ve okul ortamında geçirmekteler. Bu da onlar için büyük bir dezavantaj yaratmakta. Özellikle kendilerinden farklı bireylerle karşılaştıklarında.
Aybike Esra’nın ve Kerem Hakan’ın bu yıl ki okullarında özel bir arkadaşları var. Aynı sınıfta olmasalar da sık sık karşılaşıyorlar. Down Sendromlu olan bu minik, özellikle Aybike’nin çok dikİlk sorduğu soru ise “Nesi var? Niye Böyle?” oldu. Ona gerekli olan açıklamayı yaptım. Ama kendisi gibi olmayan çocukların neden farklı olduğunu anlamakta hala zorluk çekiyordu. Bunun üzerine konu ile ilgili bir kaç etkinlik yapmaya karar verdim. Çeşitli kitaplar okuduk, gözlerimizi kapatarak yürümenin nasıl bir deneyim olduğunu keşfetmeye başladık, sessiz konuşma ile anlaşmaya çalıştık. Konuşamadan kendini ifade etmenin nasıl zor olduğunu deneyimledik. Koşamamanın ve yürüyememenin bir çocuk için ne kadar zor olabileceği konusunda sohbet ettik.
Yaptığımız etkinliklerden biri de Braille Alfabesi hakkında olduğu idi. Gözümüzü kapattığımızda yazıları göremediğimizi biliyorduk. Peki göremeyen çocuklar nasıl kitap okuyordu? Bu etkinlikle birlikte Braille alfabesinin nasıl üretildiği ve işlevinin nasıl olduğunu öğrenmiş olduk. Alfabeyi elimizle dokunarak deneyimledik. Kendi adımızı yazmaya çalıştık. En önemlisi de Farklı ve özel bireylerin ne gibi sıkıntılar yaşadığını ama bizden hiçbir farklarının olmadığını bir kez daha kendimize hatırlattık.