İKİNCİ DİL ÖĞRENMEYE ERKEN YAŞLARDA BAŞLANMALI

Merhabalar değerli okuyucularımız;

    Bu paylaşımımızda sizinle erken yaşta dil öğrenimi hakkında faydalı bulduğumuz bir yazıyı paylaşmak istiyoruz. Biliyorsunuz ki yabancı dil sorunu ülkemizin kanayan yarası. Ne yapsak ne etsek de bir türlü bu engeli aşamıyoruz. Ben de tüm çabalarıma rağmen o mağdurlardan biriyim. Dil eğitimine geç yaşta başlamanın ve yanlış metotlarla okullarda dil eğitimi verilmesinin bu durumda oldukça büyük katkısının olduğunu düşünüyorum. Ben elimden geldiği kadarı ile evimde İngilizce cümleler kurmaya çalışıyor, çocuklarıma bir kelime öğretirken hem Türkçe hem İngilizce karşılığını aktarmaya çalışıyorum. Ne kadar etkili olduğumu bilemem. ama yeterli miyim? Tabii ki hayır. Ancak en azından çocuklarımın dile aşina olmaları açısından işe yarayacağını düşünüyorum. Sizler de aşağıda paylaşmış olduğumuz değerli bilgilerden pay çıkararak, kendinize bir yol çizebilirsiniz.  Sonuçta hepimiz çocuklarımızın geleceklerini inşa etmek için çaba harcıyoruz. Dil eğitimi konusunda da elbette yapılabilecek şeyler vardır. Bu konuyu zaman zaman bloğumuza taşımaya devam edeceğiz. Bizi takip edebilirsiniz:)

 

………İş alımlarında hep karşımıza çıkan “Bildiğiniz yabancı diller nelerdir?” sorusuna çocuğunuzun cevap vermesini istiyorsanız eğer, 2 yaşından itibaren yabancı dil eğitimini vermeye başlayabilirsiniz. Ancak bu süreçte hemen olumlu sonuçlar almayı beklemeyin. Unutmayın ki çocuğunuz aynı zamanda kendi ana dilini de yeni yeni öğreniyor.

     İkinci bir dil bilmenin ne kadar önemli olduğu aslında eskiden beri bilinir ama özellikle gittikçe küçülen dünyamızda, teknolojinin de sunduğu imkanlarla doğru orantılı olarak dil bilmenin ve kullanımının artması  ‘bir lisan bir insandır’ sözünü tam olarak doğrular hale geldi. Ancak bir dil öğrenmenin yaşı nedir, bir çocuk kaç yaşındayken kaç dil öğrenebilir gibi soruların yanıtlarını net olarak bildiğimiz söylenemez. Bu sorulara yanıtlar verirken dilin ne olduğunu da bilmek gerekiyor.

     Dil dediğimiz kavram, bireyin sosyal bir varlık olarak başka insanlarla iletişimde ve etkileşimde bulunmak amacıyla, yaşadığı kültürde ve ortamda zaman içinde öğrenerek ortaya koyduğu her tür sözel eylem ve ifade topluluğudur.  Beden dili, dinleme becerileri, ifade yetkinliği gibi tüm süreçler kullanılan dilin parçalarıdır.

8-9 yaşına kadar öğrenilen diller beynin ana dil bölgesine kaydediliyor!

      Bilindiği gibi çocuklar  büyürken doğal süreçler içinde kendi ana dillerini öğrenirler. Yapılan araştırmaların ortaya koyduğu sonuçlara göre bir bebek kendi ana dilinin gramer yapısını henüz doğmadan, ana karnındayken dahi, diğer dillerden ayırabiliyor. İnsan beyni dil öğrenirken ilginç bir yöntemle ana dilini beynin anadil bölgesi olarak tanımlanan bir bölgesine kaydediyor. Genellikle 8-9 yaşına kadar öğrenilen diller de bu ana dil bölgesine kaydediliyor. Ana dilin ilgili bölgeye işlenip kaydedilmesinden sonra öğrenilen diğer diller artık farklı bir bölgeye yerleştiriliyor. Bundan dolayıdır ki ileri yaşlarda bir dil öğrenmek zorlaşıyor ve öğrenilen dil çabuk unutulabiliyor.

Çocuğunuzun konuşma çabasını pekiştirip, destekleyin!

        Çocukların genellikle 2 yaşına kadar sınırlı sayıda sözel ifade kullandıkları bilinir. Az sayıda kelime kullanmalarına rağmen duydukları her şeyi öğrenir ve kaydederler. O nedenle dil öğreniminde en önemli kural ailenin çocuğun konuşma çabalarını pekiştirmesi ve desteklemesidir. Çocuk çevresinde konuşulan anadili ve genel gramer kurallarını kendi yaşam etkinliği içinde yaklaşık 4- 5 yaşına kadar öğrenerek kullanma becerisini kazanır.

2 yaşındaki bir çocuk aynı anda 4 ayrı dili öğrenebiliyor!

      Çocuğun herhangi bir fiziksel ya da psikolojik sorunu ya da gelişimsel bir bozukluğu bulunmuyorsa, ana dilini doğal süreçlerde ve son derece sağlıklı bir yapı içerisinde öğrenecektir. Yapılan araştırmaların ortaya koyduğu sonuçlara göre, 2 yaşındaki bir çocuk aynı anda 4 ayrı dili öğrenebiliyor. Hep bilinen görüşlerin aksine son araştırmalar çocukların hiç zorlanmadan ve her bir dili kendi gramer yapısı içinde kendi akustiğiyle öğrenebildiğini ve dilleri asla birbirine karıştırmadıklarını gösteriyor. Ancak küçük yaşlardaki çocuklarda yabancı dil öğretimi sırasında hem kendi ana dilinde hem de öğrendiği ikinci dilde bazı gecikmeler yaşanması sık görülüyor. Bunun sebebi de aynı kelimenin farklı dillerdeki karşılıklarını hemen hemen aynı zamanda öğrenmekten kaynaklanıyor. Aynı şekilde yabancı dil öğrenen çocuk diğer çocuklara oranla çok fazla kelime öğrenmek durumunda olduğundan öğrendiklerini pekiştirme ve kullanma süreçlerinde bazı gecikmeler olması da son derece normal karşılanmalıdır.

     Çocuklarda dil eğitimine başlamanın kesin bir kuralı yoktur. Ama genel olarak uygulama, çocuğun kendi dilini konuşabileceği 2 – 3 yaşlarına gelmeden başka bir dili öğretmemek yönündedir. Öncelik çocuğun kendi ana diline tamamen hakim olacağı yaşlara kadar beklemek yönünde gibi duruyorsa da son araştırmalar bu düşüncenin çok geçerli olmadığını da göstermiş durumda. Eğer bu görüş doğru olsaydı o zaman farklı ülkelerden farklı dilleri konuşan insanların çocuklarının da sorun yaşamaları beklenirdi. Oysa böyle bir problem olmadığını biliyoruz. Üstelik çocuk hangi ebeveyniyle hangi dili konuşacağını net olarak bilerek konuşuyor ve asla dilleri birbirine karıştırmıyor. İnsan beyni yapı olarak mükemmel bir yapıdadır ve her tür bilgiyi kaydedebilecek kadar geniş bir kapasiteye sahiptir. Dolayısıyla erken yaşlarda dil eğitimine geçilebilir ve bunun için çok geç yaşlara kadar beklenmesine gerek yoktur.

Ortamda konuşulan farklı bir dil beynin yeni bağlantılar kurmasını sağlar!

      Bir dil her yönüyle birey için çok önemli bir kültürel zenginliktir. Üstelik ortamda konuşulan farklı bir dil beynin yeni bağlantılar kurmasını sağlar ki bu da hafıza ve öğrenmeyle yakından ilgilidir. Ailede yabancı dil bilen bireyler varsa bu diller kullanılabilir. Yabancı dil öğretirken temel kurallar ana dildeki kuralların işleyişi gibidir. Çocuklar kendi dillerini öğrenirken de:

Önce duyarak,

Tekrar ederek (Taklit ederek) ve

Konuşarak öğrenirler.

     Çocuğun dil çalışmalarında olumlu pekiştirme çok önemlidir. Ailede yabancı dil bilen ebeveyn çocuğun yanında bu dili konuşmalı ve çocukla da iletişimini bu yolla sağlamaya dikkat etmelidir. Çocuk aynen duyduğu biçimde konuşmaya çalışacaktır. Ancak dil öğrenmek ve konuşmak kısa sürede gerçekleşecek bir şey olmadığından hemen sonuç beklemek yanlış bir tutum olur.

Öneriler

      Çocuklara dil öğretmek, ders öğretmekle aynı şey değildir ve henüz çok küçük yaşlardaki çocuklardan bahsediyorsak durumun daha hassas olacağı göz önünde bulundurulmalıdır. Eğer ailede yabancı dil bilen kişiler yoksa ve çocuğa yabancı dil öğretilmek isteniyorsa bazı kurallara dikkat etmek gerekir. Öncelikle çocuğun yaşı çok önemlidir. Küçük yaşlarda dil öğretimi çok yararlıdır ancak kendi dilinin de gramer yapısını doğru öğrenmesini sağlamak gerekir. Bu nedenle:

  • Çocuğun en iyi öğrenme biçiminin oyun şeklinde olacağını bilmek,

  • Yaşına uygun eğitimi, yaşına uygun materyallerle vermek,

  • Gerekiyorsa yeterli eğitimi almış bir uzmanla eğitime başlamak,

  • Israrcı ve baskıcı tutumlardan kaçınmak,

  • Özellikle ailede yabancı dil bilen yoksa asla müdahaleci olmamak,

  • Dilin konuşarak öğrenileceğini bilerek, çocuğun konuşmasına uygun ortamlar hazırlamak,

  • Dil öğrenimini özellikle ilk zamanlarda zorunlu bir ödevmiş gibi tüm güne yaymamak,

  • Çocuğun öğrendiklerini ulu orta sergilemesini istememek,

  • Dilin uzun sürelerde yavaş yavaş öğrenileceğinin bilincinde olmak ve

  • Yeni bir dilin, çocuğun kendi dilinde zaman zaman yavaşlamalara yol açabileceğini unutmamak gerekiyor.

Dil öğrenmenin sistematiği ana dil gibi işler!

      Ayrıca çocukların da tıpkı biz yetişkinler gibi bir öğrenme yolu izleyeceğinin bilincinde olmalıyız. Bizler de çocuklukta kendi dilimizi öğrenirken birden bire cümle kurmaya başlamadık, önce kısa ve basit kelimelerle konuştuk, sonra kurallı ve uzun cümlelere geçtik. Çocuklarda yabancı dili aynı şekilde öğrenirler.    

       Dil öğrenmenin sistematiği ana dil gibi işler, önce “mama, anne, baba, gel, git” gibi küçük tek kelimeler gelir, ardından kelimeler çekim ekleri almaya başlar: “geldi, gitti, annem” gibi. Sonrasında iki kelimeli küçük cümleler gelir: “baba gel, mama ver” gibi. Ardından kurallı cümleye geçiş yapılır. Ayrıca dil öğrenmede anlama her zaman konuşmanın önündedir. O nedenle çocuklar sizi anlar ama yanıt vermesi zaman alır. Dolayısıyla çocuklar yaklaşık olarak 4-5 yaşına geldiğinde düzenli cümleler kurmaya başlar ve öğrendiklerini ortaya koyar. Bir dil öğrenmenin beynin farklı bölgelerini çalıştıran önemli bir zihinsel faaliyet olduğunu unutmayın ve mümkün olduğu kadar destekleyici davranın……………

label, , , , , ,

About the author

2008 Istanbul Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık lisans mezunudur. Yüksek lisansını 2012 yılında, Istanbul Kültür Üniversitesi Iletisim Sanatları alanında %100 burslu olarak tamamlamıştır. Şuan Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nde doktora eğitimine devam etmektedir. İFTİ 700 saat Aile ve Çift Terapisi eğitimini tamamlamıştır. Çocuk ve Ergenlerde Akılcı Duygucu Davranışçı Terapi eğitimi almıştır. Bunun yanı sıra Pozitif Psikoloji, Duygu Odaklı Kısa Terapi, Bilişsel Davranışçı Terapi, Kriz Yas ve Travma Terapisi, Drama, Zeka Oyunları gibi bir çok eğitimi de almış bulunmaktadır. Çocuk ve zeka gelişimi üzerine çeşitli çalışmaları vardır. Evli ve iki çocuk annesidir.

Add a Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir