PORTFOLYO SUNUMU

      Kuzey Amerika’da yayınlanan istatistiklere göre insanların en büyük korkusu %74 ile “Topluluk Önünde Konuşmak” yani bilimsel adıyla “glossofobi”. İkinci sıradaki “Ölüm korkusu” ise sadece %68. Korku dendiğinde ilk akla gelenlerden olsa da “Yükseklik korkusu”nun oranı sadece %10. 

     Topluluk önünde konuşma korkusu genellikle dinleyici sayısı 4-5 kişiden fazla ve yabancı ağırlıklı olduğunda ortaya çıkıyor. Glossofobi, daha önce bir topluluk önünde hiç konuşma deneyimi olmayanlarda kendini daha baskın bir şekilde gösteriyor. Bu nedenle küçük yaşlarda, yani sosyal kaygının yoğun olarak hissedilmediği dönemlerde çocuğa bu deneyimi yaşatmak; gelecek dönemde glossofobinin önüne geçmede çok önemli bir etken. 

 

       Peki bu nasıl sağlanacak? Tabii ki zorlayarak ve kaygı düzeyini artırarak değil. Glossofobisi olmasın diye sosyal ortamda zorladığınız çocuk, gelecekte bu yanlış tutumun sonucu olarak sosyalfobi geliştirebilir. 

      Bu deneyimleri hayatın içinde yaşatabilir ve çocuğa konuşma pratikleri yaptırabilirsiniz. Bunun için 30 kişilik ortamda “Hadi kızım/oğlum bir şarkı söyle de dinlesin teyzeler/amcalar” demenize gerek yok. Normal bir sohbet ortamında bir konu hakkında konuşurken, çocuğa fikrini sormak, o konu hakkında bir deneyimi varsa paylaşmasını istemek, sohbet ortamına katılımını desteklemek, öğretmencilik oynamak, okul dönüşü günün nasıl geçtiğini akşam yemeği sırasında aileye anlatmasını istemek, park gibi ortamlarda çocuğu arkadaşları ile yalnız bırakmak (hep dibinde olmamak), yetişkinin çocuğa sorduğu bir soruyu ebeveynin cevaplamaması başlangıç için ideal uygulamalardır. Bu uygulamalarda olumsuz geri dönüt vermemek çok önemlidir.

    Sonrasında ise belirli bir konuda aileye sunum yapmasını istemek, yaptığı projeyi anlatmasını beklemek, sosyal ortamda konuşma ile ilgili görev ve sorumluluklarda yer almasını desteklemek, bir tiyatroya katılımını sağlamak işe yarayabilecek yöntemler arasında yer alabilir. Ancak en başında belirttiğim gibi tüm bu etkinlikler gönüllülük esasında gerçekleştirilmelidir. Herhangi bir zorlama ya da eleştiri yapılmamalıdır. 

     Bu videoda, Aybike Esra yıl boyunca yaptığı çalışmaların bir bölümünü dosyasındaki sıraya göre bize anlatıyor. Portfolyosunu bize ciddi bir biçimde sunuyor.  Özgüven gelişimi ve kendini ifade edebilme becerisinin gelişimi adına çok değerli bir çalışma. Bu nedenle okulunun yaptığı bu çalışmayı destekliyor ve takdir ediyorum. 3 yaşında başlayan bu deneyim, gelecekte toplum karşısında kendisini daha iyi ifade edebilmesi adına önemli katkılar sağlayacaktır. 

label, , , , , , , , , ,

About the author

2008 Istanbul Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık lisans mezunudur. Yüksek lisansını 2012 yılında, Istanbul Kültür Üniversitesi Iletisim Sanatları alanında %100 burslu olarak tamamlamıştır. Şuan Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nde doktora eğitimine devam etmektedir. İFTİ 700 saat Aile ve Çift Terapisi eğitimini tamamlamıştır. Çocuk ve Ergenlerde Akılcı Duygucu Davranışçı Terapi eğitimi almıştır. Bunun yanı sıra Pozitif Psikoloji, Duygu Odaklı Kısa Terapi, Bilişsel Davranışçı Terapi, Kriz Yas ve Travma Terapisi, Drama, Zeka Oyunları gibi bir çok eğitimi de almış bulunmaktadır. Çocuk ve zeka gelişimi üzerine çeşitli çalışmaları vardır. Evli ve iki çocuk annesidir.

Add a Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir