Hepimiz gibi çocuklarımızın ruh sağlığı da çatışmalar ve terör saldırılarından olumsuz etkileniyor. Peki onları korumak için ne yapabiliriz? Görüşlerine çok kıymet verdiğim Prof. Dr. Yankı Yazgan’ın kaleminden çok güzel bir yazı paylaşmak istiyorum sizlerle.
Terör ve çatışma ortamı insan zihnini nasıl etkiler?
Çocukların anne-babaları ve çevrelerindeki yetişkinlerin ruh durumlarının bundan nasıl etkilendiği çok önemli. Terör; bombalı saldırılar şeklinde beklenmedik yer ve zamanlarda, rastgele karşımıza çıkınca, her gün geçtiğimiz sokak gibi hayatın parçası olan yerler tehlikeli olarak zihnimize yer ediyor. Hiçbir yerin güvenli olmadığı hissini doğuruyor. Geleceğe ilişkin olumlu düşünceye yer bırakmıyor. Hayat toptan tehlikeli gelmeye başlıyor. Korkutuyor, öfkelendiriyor, kontrolsüzleştiriyor.
Çocuklarımızın ruh sağlığını şiddetin yoğun olduğu koşullarda korumak nasıl mümkün olabilir?
Terörün beklenmedikliği ve ağırlığı, zihnimizin doğru çalışmasını engelleyebilir. Şiddetin yarattığı dehşetin boyutu düşünmeden hareket etmemize sebep olabilir. Yetişkinlerin kendi ruh sağlığını koruyabilmeleri önemli. Ağır terör ve savaşın yarattığı şiddet koşullarında yaşanan ülkelerde çocuklar ve ailelerle yapılmış çalışmalar var. Örneğin, Panter-Brick’in Afganistan’da, Leckman’ın Filistin’de yaptığı çalışmalar… Aile içindeki iletişimin güçlenmesi, aile üyelerinin birbirine gösterdiği özen ve barışçı bir dil, şiddetin olumsuz etkilerine karşı çocukların ve anne-babanın ruh sağlığını koruyucu oluyor.
Her çocuk farklı etkileniyordur herhalde. Nasıl farklar gözlenebilir? Yaşlarının önemi var mı?
Aile ortamı ve sosyal desteklerin niteliği etkili. Yaş grupları önemli. Örneğin, ilkokul çocukları korkuyu tanırlar. Ancak korkunun az mı çok mu olduğunu tanımlamakta zorlandıklarından ufacık bir korku bile büyür. Korkutucu bir durumun ne kadar tehlikeli olduğunu, ne kadar korkacaklarını değerlendiremeyebilirler. Okulöncesi yaştaki çocuklar ise korkutucu bir durum olduğunu çevredeki ipuçlarından anlayabilirler ama nasıl adlandıracaklarını bilemedikleri için, korku, davranışlarındaki kontrolsüzlük şeklinde ortaya çıkabilir.
ANNE-BABALARA 7 TAVSİYE
1) Çocuklarınızla birlikte olmak için her fırsatı kullanın. Hiç olmazsa, akşam sofrada birlikte olun. Aile içinde birbirinize yakın durmanız güven verici olur. Bu duygu, iyimserliğe, geleceğe ilişkin düşünebilmeye olanak verir.
2) Başınıza gelebilecek tehlikeli durumlar hakkında konuşmak istediklerinde, susturmayın, dinleyin. Korkularını dile getirmesine fırsat verin. Bütün bunların olması için zaman ayırmanız gerekir. Ayaküstü geçiştirici konuşmalar yapmak yerine, yanı başına oturun, aklına gelenleri söylemesi için fırsat verin.
3) Sırf teselli olsun diye “Yok bir şey” demeyin. “Bir şey” var. Ama siz ve onu sevenler onu korumak için ellerinden gelen her şeyi yapmayacaklar mı? Aldığınız önlemleri tek tek söyleyin.
4) Terörden etkilenebilecek başkalarını korumak için birlikte neler yapabileceğinizi düşünün. Çatışmaları durdurmak için yetkililere mektup yazabilir, terörden etkilenen çocuklara ihtiyaçlarını karşılayacak malzemeler gönderebilirsiniz. İlişkilerinde barışçı bir çocuk olmasını teşvik edebilirsiniz.
5) Çocuk derse ki: “Korkuyorum”… Kulak verin, her zamankinden daha fazla yakınlık gösterin. Korkunun onun günlük davranışlarını engellemesine fırsat vermeyin, kaçındığı şeyleri yapması için yüreklendirin.
6) Anne-baba derse ki: “Her zamankinden çok ilgi istiyor, çok bencilleşti”… Çocuğunuza verdikleriniz yetmiyorsa, ihtiyaç giderek artıyorsa, onu rahatlatmak için daha fazla ve daha uzun zaman ayırmaktan çekinmeyin.
7) Terör haberleri çocukları gerginleştirebilir. Gerginleştiklerinde ne yaptıklarını kontrol edemeyebilirler. Davranışlarını kontrol etmekte zorlandıklarında, nerede duracağını göstermek işe yarar: Tatlı-sert uyarılarda bulunabilirsiniz. Kendisini tutmayı, durabilmeyi öğreten oyunlar oynatabilirsiniz.
Ben şuan için çocuklarımı terör haberlerinden, görüntülerinden ve sohbetlerinden uzak tutuyorum. Çocuklarımın bulunduğu ortamda haber izlemiyorum ve bu konuda bir başkası ile konuşmuyorum. Yaşları küçük olduğundan dolayı onları korumak daha kolay oluyor. Ancak yaşı daha büyük olan çocuklarda çevreyi kontrol etmek daha zorlaşıyor. Sokaktaki, parktaki arkadaşlarından, okul ortamından bir şekilde duyuyor ve merak ediyorlar. Bu tür durumlarda ise Yankı hocamın söylediği gibi mümkün olduğu kadar çocuğun gerginliğini azaltmak en doğru seçenek. Yine de ailelere tavsiyem çocuğunuzun yaşı ne olursa olsun onları terör ve şiddet görüntülerine maruz bırakmamak. Onların bulunduğu ortamda haber programlarını izlememek. Haberleri internet aracılığı ile takip etmek. Haber programlarındaki görüntü ve söylemler biz yetişkinlerin bile psikolojisini alt-üst ederken; çocukların etkilenmeyeceğini düşünmek biraz fazla iyimserlik olur kanısındayım.
Kaynak: www.hurriyet.com.tr