REKABET Mİ DEDİNİZ?

     Rekabet, sözlük anlamı olarak aynı amacı güden kimseler arasındaki çekişme, müsabaka ve yarış anlamlarına gelmektedir. Özellikle iş hayatı ve romantik ilişkiler kapsamında karşımıza çıkan bu kavram kişinin ötekini geride bırakması ve ileriye gidebilmesi adına kimi vakit üstün bir çabayı beraberinde getirir. Ötekiyle rekabet kişinin bir hedefe kilitlenebilmesi için dış odaklı bir motivasyon sağlayabilirken şayet ki bu kişinin rekabetin gerisinde kalması travmatik bir etkiye sebebiyet veriyorsa veya bu durum kişinin değersizliğine dair bir çıkarıma sebebiyet veriyorsa rekabet alanı kişi için son derece stres ve endişe barındıran bir yapıya dönüşebilir. Kişinin ebeveynlerinin üzerinden ilk defa başlayan rekabetinin diğeri ile rekabetle karşılaştığı yer ise kardeş alanıdır. Bu anlamda kişinin rekabet algısına bakılırken aile içi dinamikleri ve kardeş ilişkilerine dair kökeni anlamak çok faydalı olacaktır.

Aile Dinamikleri

      Bir bebek dünyaya geldiği ailede, bilhassa anne ve babasının gözünde olmak ve onların ilgisini çekmek üzerine bir davranış kalıbı geliştirir. Onların ilgisini çekebildiğinde bebek kendisini özel, sevilmeyi hak eden ve kabul edilebilir hissedecektir. Burada ebeveynlik biçimi bilhassa önemlidir. Çocuk kendi olabildiği, açıkça düşüncelerini ifade edebildiği, gerçekçi sınırlar içerisinde ailenin kabul ve sevgisini alabilirse, bu çocuğun ileriki yaşlarda da özgüveni yeterli olacak ve diğerleriyle kendine güvenerek rekabet edebilecektir ve rekabette geriye düşerse bunu kişisel bir problem olarak görmeyecektir. Belki eksiğini giderip tekrar yola koyulacak veyahut içinde bulunulan rekabet unsurunun sürecinden keyif almaya bakacaktır. 

     Ancak  ebeveyn bir çocuğa koşullu olarak ebeveynlik yaparsa yani başarılı olduğu için ona sevgi ve alaka verirse, çocuk kendi olabilmek yerine hep başarıları ile mevcut olmaya çabalayacaktır. İleriki yaşamında da böyle bir çocuk rekabette geri kaldığı bir durum yaşadığında bu onun için sevilemez, kabul edilemez olmak gibi anlamlara geleceği için yaşanılan mücadeleler hep netice odaklı, kişiselleştirilmiş (ben değersizim veya yetersizim gibi) olacak ve yıkıcı sonuçlar içerecektir. 

     “İsmail Bey, iş yerinde yapılan son toplantıda yeni kurulacak bir departman olduğunu öğrenir. Bu departmanın başında olmak istediğini üstleriyle paylaşmıştır. Ancak kendisine gelen bilgilere göre, bu pozisyona dışarıdan öbür birinin alınacağını öğrenir. İnanılmaz bir utanç ve endişe yaşar. İyi olduğunu zannettiği bu iş yerinde yoksa çok da yeterli değil midir? Geceleri uyuyamamaya başlar ve işine karşı motivasyonu son derece düşer. Eğer bir süre daha kendini toparlayamazsa istifa edip bu utançtan kurtulmanın yollarını arayacaktır. Oysa bilmediği bir şey vardır. Kendisi bir süre sonra öbür bir departmanın başına getirilecektir. Bundan habersiz İsmail Bey, bir özgüven kaybı yaşar ve yaptığı işlerin olup olmadığını devamlı üstlerine sorarak teyit etmeye çalışır.”

Kardeş Rekabeti
      Kardeş rekabeti, kan bağı olan ya da olmayan kardeşler arasındaki yarış ve düşmanlık anlamına gelmektedir. Anne babasının alaka, sevgi ve kabulünü almayı onlarla mücadele ekseninde başaramayan çocukların başka alanı kardeşler üzerinden rekabettir. Kendisinden sonra bir kardeşin gelmesi veya zaten kendinden önceki kardeşlerle rekabet ederek, onların anne ve babaya veremediği başarı ve ödülleri çocuğun vermeye çabalaması buna örnek teşkil eder. Ayrıca hastalık ya da bir kaza endişesiyle ailenin kaybetme korkusu yaşayıp bir çocuğa aşırı yatırım yapması nedeniyle de kardeş rekabeti perçinlenebilir. Zaaf çocuk olamayan başka çocuk, zaaf çocuğun ailede doyuramadığı yerlere aşırı yatırım yaparak ailenin dikkatini çekmeye çalışır. 

      Anne ve babanın gözüne girmeyi kardeşi geride bırakmak üzerinden konumlayan bir çocuk da kardeşini ne kadar geride bırakırsa o kadar alaka ve tasdik alacağı yanılsamasını yaşar. Kimi vakit aile gerçekten de kardeşler arası kıyaslama yaparak, kardeşler arasında bir kutuplaşma yaratır. Kim daha başarılı ve yetenekliyse o ön plana çıkarılır. Hatta bu kıyasın illa kardeş üzerinden yapılmasına da gerek yoktur. Bazen komşunun veya bir akrabanın çocuğu veya çocuğun kendi sınıfındaki arkadaşları ile kıyaslanması da bu rekabeti ve koşullu kabulü destekler niteliktedir. 

      “Okan, kendi emekleriyle üst düzey müdür olmuş bir babanın ve babasının kariyeri için çalışmamayı seçen bir annenin ilk çocuğudur. Kendinden yedi yaş ufak bir kız kardeşi vardır. Hayatı boyunca, babası tarafından hep eleştirilmiş, ne yapsa babasının gözüne girememiştir. En zeki, en özel ve en akıllı olan her vakit kız kardeşi olmuştur. Kız kardeşiyle aynı üniversite ve benzer bölümlerde okumalarına karşın babasına göre onun okuduğu bölüm aptalların gittiği bir bölümdür. Evlenmeye karar vermiş, istediği kişiyi babası istemediği için bırakmış ve onların müsait gördüğü kişiyle evlenmiştir. Spor ve sanatta son derece başarılıyken, kız kardeşinin yaptığı işten daha iyisini yapabilmek adına finans alanında yükseldikçe yükselmiştir. Kız kardeşiyle ise yakın olmayan bir ilişkileri vardır; kız kardeşinin onun için bir yabancıdan bir farkı yoktur. Kız kardeşi ile rekabeti onu istemediği evliliğe, işe sürüklemiş; istemediği bir yaşamı sürmektedir. Okan yalnız, mutsuz ve tatmin olmadığı biçimde yaşamaktadır.”
      Rekabet yoluyla alaka almaya alışan çocuk sonraki yaşamında da rekabetin gerisinde kalırsa sanki anne ve babasının ilgisini kaybedecekmişçesine bir hayal kırıklığı ve yetersizlik algısı yaşar. Özellikle kardeşler arası yaş farkı daha azsa, kardeşler aynı cinsiyetteyse ve/veya her ikisi de entelektüel kapasite açısından yetenekliyse bu rekabeti daha da kuvvetli kılar. Ayrıca ikiz çalışmalarında da kardeş rekabetinin varlığına dikkat çekilmiştir. 


     Diğer bir taraftan kardeşler arasındaki rekabette geride kalan çocuk ise “yeterliliği” sadece kardeşinin ilerisinde olup olmamak üzerinden tanımladığı için kendisinde mevcut olan becerileri görmekten yoksun kalacak ve büyük bir yanılsama yaşayacaktır. İleriki yaşlarda başarısızlık ve yetersizlik hissiyle baş etmek için çok iyi olmadığı hiçbir alana girmeyecektir ve “ben zaten yapamam” düşüncesiyle yapabileceği şeylerde bile rekabetten kaçınacaktır. Ayrıca engelli bir çocuğun kardeşi olan başka bir çocukta da rekabetten kaçınan bir özellik görünebilir. Engelli çocuğun kardeşi sağlıklı olduğu için bir suçluluk hissi taşıyorsa, yetişkin evrede kendisi için iyi olabilecek hayat biçimlerini hak etmediğini düşünecek ve hayatta rekabetten geri duracaktır. Ya da engelli çocuğun aileye getiremediği her şeyin de sorumluluğunu üzerinde hissedip kendinden gerçek dışı bir beklentide olacaktır. 
     Kardeş rekabeti dini kitaplardan tarihimize kadar birçok yerde karşımıza çıkmaktadır. Özellikle Osmanlı döneminde tahtın sahibi olmak pahasına kardeş katli yapılması, hep bu özel, önde ve önemli olabilme ihtiyaçlarına dayanmaktadır. Ayrıca birçok filmde de karşımıza çıkan aynı kadına veya aynı adama âşık olan kardeşler de gene bu rekabeti gözler önüne serer. İş ve çalışma hayatıyla eşleşmiş gibi görünen bu kavram bilhassa kendinden altta veya üstte çalışanlarla ilişkide kendini daha açık eder. Bunun yanı sıra kimi vakit bu rekabet karı koca ilişkisinde de kendini gösterebilir. Aile içinde birinin ileride olması aileyi yukarı çekebilecek bir şeyken, bu ötekini noksan ve rahatsız hissettiriyorsa gene bu kavram üzerinden bir çalışma yapılması faydalı olacaktır.
       Rekabet aslında motive edici bir yapıya da sahip olabilir. Kişinin ötekiyle rekabeti aslında bilhassa kendini ileriye taşıyabilmesi için lüzumlu bir motivasyon kaynağıdır. Fakat yalnızca ötekinin varlığında ileriye gitme motivasyonumuz ortaya çıkıyorsa, bu aslında bizim gerçekten istemediğimiz bir şeyin peşinde koştuğumuz anlamına da gelebilir. Belki çocukluğumuzda öğrendiğimiz kardeş rekabeti hissi bunu tetiklemiştir ve bir anda varmak istemediğimiz bir hedef uğruna kendimizi çabalar bulabiliriz. Buna verilecek en güzel cevapsa Platon’un şu sözlerinde saklı gibidir: “Zihnin en büyük başarısı, kendisini geride bırakmasıdır.”

Kaynaklar:
Bilen, N. K. (2014). Kardeşi anlatmak. İstanbul: İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları.
https://en.wikipedia.org/wiki/Sibling_rivalry

www.zamanecocuk.com/aile/haber/rekabet-mi-dediniz-kardes-iliskilerine-bir-bakin/2185/#sthash.lnyRNPMT.dpuf

Kaydet

label, , , , , , , ,

About the author

2008 Istanbul Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık lisans mezunudur. Yüksek lisansını 2012 yılında, Istanbul Kültür Üniversitesi Iletisim Sanatları alanında %100 burslu olarak tamamlamıştır. Şuan Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nde doktora eğitimine devam etmektedir. İFTİ 700 saat Aile ve Çift Terapisi eğitimini tamamlamıştır. Çocuk ve Ergenlerde Akılcı Duygucu Davranışçı Terapi eğitimi almıştır. Bunun yanı sıra Pozitif Psikoloji, Duygu Odaklı Kısa Terapi, Bilişsel Davranışçı Terapi, Kriz Yas ve Travma Terapisi, Drama, Zeka Oyunları gibi bir çok eğitimi de almış bulunmaktadır. Çocuk ve zeka gelişimi üzerine çeşitli çalışmaları vardır. Evli ve iki çocuk annesidir.

Add a Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir