Çocuk bütün canlı organizmalar gibi birtakım gelişim aşamalarından geçer. Dr. Montessori bu aşamaları “duyarlı dönemler” olarak adlandırmaktadır. Evrensel bir organizma olan olan çocukta bu “duyarlı dönemler” ırk, kültür ayrılıkları gözetmeksizin mevcuttur. Belirli bir duyarlılık döneminde çocuk, belirli bir bilgi ya da hünere karşı doymaz bir şevk ile açlık duyar. Çocuğun çeşitli iç duyarlılıkları, karmaşık çevresi içinden kendisi için yararlı ve gerekli olanı seçmesine yardımcı olur. Çocuğun bazı şeylere duyarlı, diğerlerine karşı kayıtsız kalmasına yol açar. Çocukta belirli bir duyarlılık uyanınca adeta bazı şeyleri aydınlatıp, bazılarını da karanlıkta bırakan bir ışık gibi dünyayı o amaçladığı yetenekler ile sınırlar.
Çocuk bu duyarlılık döneminde, kendini çevreye uydurup yeni fetihler ve başarılar kazanmayı öğrenir. Bu dönemler, içeriyi aydınlatıcı bir ışık demetine ya da enerji sağlayan bir bataryaya benzer. Çocuğun dış dünya ile özellikle yoğun biçimde temasa geçmesini sağlayan işte bu duyarlılıktır. Bu dönemlerde her şey kolaydır. Yapılamayacak şey yoktur, yaşam baştan başa coşkunluktur. Her çaba, gücünün biraz daha artmasını sağlar. Bu ruhsal tutkuların biri tükendi mi bir başkası alevlenir. Böylece çocukluk şaşmaz bir ritmle bir başarıdan öbürüne koşar. Çocuğun mutluluğu, sevincini sağlayan da budur. Çocuk, doğal fetihlere girişmesindeki o şaşırtıcı atılımını sağlayan bir iç yaşantıyla donanmıştır ama bu, duyarlı devresinde çabalarına karşı dikilen bir engelle yüz yüze geldi mi sarsılır, kişiliği örselenir, çarpılır. Bu, üzerinde hala bilgimiz kıt olan, oysa çocuğumuzun yetişkinliğinde acısını çekip durduğu ruhsal bir sakatlıktır. Unutulmamalıdır ki eğer duyarlılık evresi geçmişse başka kazanımlar ancak refleksiyon (yansıtma) yapılarak büyük bir idare gücüyle, çabalarla ve zorlukla edinilir ve körelmişlik nedeniyle bu yorucu bir çalışmaya dönüşür.
Çocukların faaliyetleri dış engeller tarafından durdurulduğunda, sert ve yıkkın tepkiler göstermeleri dikkati çeker. Yetişkinlerce “huysuzluk” olarak adlandırılan umutsuz yakınmalar ortaya çıkar. Bunlar, aslında bir iç rahatsızlığın, gerilim yaratan bir doyumsuzluğun belirtileri; ruhun kendini savunmak, kendin, engellere karşı korumak için gösterdiği çabalardır. Bu durumun ortaya çıkmaması için yetişkinin yapması gereken çocuğun gelişiminin dış belirtilerine özenli bir saygı ve dikkat göstermek ve çocuğa biçimlendirmesi için kendi başına sağlayamayacağı gerekli araçları sunmaktır.
Yetişkin bu dönemde çocuğun üstlendiği görevi başarılı bir şekilde yerine getirmesinde yardımcı olmalıdır. bunun için yetişkin, çocuğa bağımsız hareket etme, kendi başına yapabilme ve bağımsız düşünme imkanı vermelidir. Bunu yapabilmek için evde anne-baba, okulda öğretmen, çocuğun hizmetine çocuğa uygun bir çevrede uygun öğretim materyali sunmalıdır. Bu materyal, çocuğun kültürünün temel kavramlarını(yazma, okuma, matematik, biyoloji, coğrafya vb.) kendi kendine keşfetmesinde yardımcı olmalıdır. Çocuğun kişiliğinin ve zekasının gelişmesinde hareket etme, gözlem yapma, beş duyu organının hassaslaştırılması, sosyalleşme ve çalışmadan zevk alma önemli bir işleve sahiptir. Bu nedenle eğitim ortamı bu esaslar dikkate alınarak düzenlenmek durumundadır.
Her duyarlı dönem:
- Çocukları konuları ve çevrelerindeki ilişkileri araştırmaya motive eden içtepinin özel bir çeşididir,
- Özel duyarlılığın ve psikolojik tutumların bir aşamasıdır,
- Çok kuvvetli olan bu güç, ilgi ya da itki, çevredeki özel nitelikler ve unsurlar için çocuğu yönlendirir,
- Çocukların dikkatlerini çevrenin özel yönlerine yoğunlaştırdıkları zamandır,
- Tutku ve bağlılık vardır,
- Bilinçsizlikten sağlanır ve bilinçli ve yaratıcı etkinliklere götürür,
- Yorgunluğa ya da sıkıntıya yol açmayan kuvvetli ve sürdürülen etkinliğe sürekli enerji ve ilgiye yol açar,
- Duyarlı periyotlar, bir kez geçince asla tekrarlanmazlar.
M. Montessori doğumdan 6 yaşına kadar olan 11 farklı duyarlı dönem tanımlar. Her biri çocuğu aşağıda tanımlandığı gibi özel karakteristikler kazanmaya zorlayan bir eğilim sunar. Her periyodun başlangıç yaşları ve sonu yaklaşık değerlerdir. Bu duyarlı dönemler ve yaşları şöyledir:
Hareket: Gelişigüzel hareketler koordineli ve kontrollü olur: kavrama, dokunma, dönme, dengeli olma, yürüme, emekleme (0-1 yaş).
Dil: İletişim için kelimelerin kullanımı: tek düze ses çıkarmaktan, sürekli genişleyen kelime haznesi ve kapsamlı kelimelere, ifadelere, cümlelere doğru ilerleme (0-6 yaş).
Küçük Şeylere Duyulan İlgi: Küçük nesnelere ve ince detaylara aşırı bağlılık (1-4 yaş).
Düzen: M. Montessori, düzen için duyarlı dönemin 1 yaşında başladığını ve 2 yaşında kesin olarak kendini gösterdiğini ifade eder. Bu dönemin aralığını ise 1-2 yaş olarak verir.
Müzik: Perde, ritm ve melodinin gelişimi ve bunlara kendiliğinden ilgi (2-6 yaş).
Zarafet ve Kibarlık: Kibar ve saygılı davranışın taklidi bu niteliklerin kişiliğe katılmasına yol açar (2-6 yaş).
Duyuların İncelik Kazanması: Duyusal deneyimlere (tatma, duyma, dokunma, koklama, ağırlık) merak, çocuğun gözlemlemeyi öğrenmesiyle ve duyusal ayrımların gittikçe artarak incelik kazanmasıyla sonuçlanır (2-6 yaş).
Yazı Yazma: Kalem ve kağıtla harflari ve numaraları taklit etme girişiminde bulunmaya büyük merak (3-4 yaş).
Okuma: Kelimeye, her harfin seslerinin sembolik gösterimine ve kelimelerin okunuşuna kendiliğinden ilgi (3-5 yaş).
Uzamsal İlişkiler: Alan ilişkileri hakkında bilişsel etkilerin biçimlenmesi. Çocuklar kendi mahallelerinin çevresinde yollarını bulmakta daha yetenekli olurlar ve gittikçe artan karmaşalıkta yapbozlarla çalışabilirler (4-6 yaş).
Matematik: Somut materyallerin yardımıyla işlemler ve nicelik kavramlarının biçimlenmesi (4-6 yaş).
Kaynak: Çakıroğlu Wilbrandt, Emel. Okul Öncesi Eğitimde Montessori Yaklaşımı, Kök Yayıncılık, 2012.