Moda olgusu adeta kadınlar için oluşturulmuş bir kavramdır. Neden kadınlar olduğu sorusu da şüphesiz ilgi alanlarıyla ilgilidir. Kadınların genetiğinde olduğunu düşünüyorum bu giyme, giydirme, yakıştırma merakının. Çocukken en sevdiğim oyundu bebeğime giysiler giydirmek ve günde yirmi kez bebeğimin kıyafetini değiştirmek. Onu giyip diğerini çıkarmaktan oyuncak bebeğe bile fenalık gelirdi. Şimdi bakıyorum da Aybike Esra’ya o da çok seviyor. Oysa ki onu bebeklere karşı yönlendirmedim. Giyime çok para harcamam ve çok süslenmem. Onunla bu konularda da konuşmuşluğum yoktur. Aybike Esra televizyon izleyen de bir çocuk değil ki oradan öğrensin. Ama seviyor. Çeşit çeşit kıyafetler giydiriyor bebeğine, bana kıyafet diktiriyor, bebeklerinin kıyafetlerini birbirleriyle takas ettiriyor.
Doğum gününde hediye gelen bu oyuncakla birlikte bu hevesi daha da arttı. Bebekler bir anda işten çıkıyor havuza gidiyor. Sonra alışverişe, sonra pikniğe, sonra dağa… Gün içerisinde yapmadıkları aktivite yok valla… Her aktiviteye de ayrı kıyafet şart tabii. Kıyafetler bir de uyumlu olacakmış. Arada yağmur yağacakmış, arada güneş açacakmış. Fena da olmuyor hani, ince motor becerileri gelişiyor. Yapacak bir şey yok. Bir kız çocuğu büyütüyorum ve onu da modanın tehlikeli kollarına kaptırdım. Umarım bu moda çılgınlığı gerçek yaşamındaki gerçek kıyafetlerine yansımaz. Her kıyafetine uygun ayakkabı alma seçeneğimiz yok maalesef. Bir yazlık, bir kışlık bir spor neyine yetmiyor bir yılda.
Çocuklar genetik olarak bazı özellikleri getirirler. Bazı özellikleri de öğrenerek edinirler ve pekiştirirler. Siz siz olun moda hevesini, dış görünüşün önemini, markaların özelliklerini değil de; merak etmenin önemini, öğrenmenin ve üretmenin erdemini, sevginin gücünü öğretin. Asıl işine yarayacak olan bunlar çünkü. Sevgiyle kalın…