Merhabalar,
Bu yazımda sizlerle kardeş kıskançlığı konusundaki kişisel deneyimlerimi paylaşmak istiyorum. Kardeş kıskançlığı; hemen hemen her kardeş arasında farklı düzeylerde ve biçimlerde görülen, aile içi ortamdan ve çevreden etkilenen ve çocukların arasındaki iletişim bağını bozan olumsuz durumlardır.
Ben bu olumsuz durumu minimize etmek adına kendimce bir yöntem bulduğumu düşünüyordum. Yaş aralarını az tutmak. Evet, farklı nedenler de olmasına karşın; çocuklarımın yaş farkının 21 ay olmasının en önemli sebebi; kardeş kıskançlığını engellemekti. Henüz evin hakimi olduğunu anlamamış olan kızımın bilinçlilik düzeyi artmadan bir kardeşe sahip olmasının, onun bireyselci kişiliğine olumsuz etki yapmayacağını düşündüm. Tek başına olduğunu hatırlamayacak, sanki hep bir kardeşi varmışçasına onu daha kolay benimseyecekti. Bu da biricik kızımın psikolojisini bozmayacaktı. Ancak bu hayallerim maalesef ki gerçekleşmedi.
Aybike Esra, kardeşinin doğumundan sonraki bir kaç ay, biraz daha bana düşkün olmaya başladı. Ancak kardeşine karşı herhangi bir olumsuz yaklaşımı bulunmamaktaydı. Hatta kardeşini seviyor, onu kimse ile paylaşmak istemiyordu. Başkasının onu kucağına alması rahatsız ediyor, sadece benim almamı kabul ediyordu. İlk üç ay Kerem Hakan ile aile büyüklerinin ilgilenmesi ve oğlumun uyku saatlerinin fazla oluşu da işimizi kolaylaştırmıştı. Kerem Hakan’ın neredeyse sadece fiziksel ihtiyaçlarını karşılıyor, diğer kalan zamanımı kızımla geçiriyordum.
İkinci çocukla birlikte, kendime ve uykuma ayırdığım zaman da gittikçe azalıyor, sıfır noktasına yaklaşıyordu. Ancak bunu dert etmiyordum. Sonuçta oğlum sağlıklı bir biçimde büyüyor, kızım ise olumsuz olarak etkilenmeden benimle kaliteli zaman geçirebiliyordu. Önemli olan onların mutluluğuydu. Tamam, artık bu süreci atlattım, “kızım kardeşine alıştı” derken durumun hiç de öyle olmadığını idrak ettim.
Oğlum gittikçe büyüyordu. Büyüdükçe uyku saati azalıyor ve daha çok ilgi istiyordu. 4 ay civarında artık bizimle sosyal olarak bir iletişim içerisine de girince, işin rengi bir anda değişti. Artık aile büyükleri yoktu. Kızım, oğlum ve ben baş başaydık. Kızım 2 yaş sendromunun sancılarını göstermeye başladı. Ve ben acı bir biçimde işlerin o kadar da kolay olmayacağını anlamış bulundum.
Aybike Esra, önce kardeşine hafif fiziksel temaslarda bulunmaya başladı. Daha doğmadan yaptığım telkinler artık o kadar da işe yaramış gözükmüyordu. Hemen psikolojik teknikleri denemeye başladım. Önceliğim “Görmezden Gelme” idi. Ancak fiziksel temas tırmalama davranışına dönüşünce, bir anne olarak daha fazla görmezden gelemezdim. Evdeki sakin ve huzurlu ortamı mümkün olduğunca bozmamaya çalışıyor, yine çoğu zamanımı kızımla geçiriyordum. Ancak oğlumun da istekleri, Aybike Esra’nın gözünden kaçmıyor, bu duruma hemen şiddetle karşılık veriyordu. Eşim ise daha çok tepki aldığı için, Kerem Hakan’ı sadece baş başa kaldıklarında sevebiliyordu.
Şiddetin dozu gittikçe arttı. Artık fırsatını bulduğu anda sert bir biçimde şamarlamaya başladı. Bunu sadece yalnızken değil, ben yanı başlarındayken de yapıyor, sonrasında tepkimi ölçmek adına gözlerimin içine bakıyordu. Bu süreçte bir sürü farklı yaklaşım ve yöntem denedim: Mola verme, Hikayeleştirme, Psikodrama, Oyun Terapisi, Dikkatini Farklı Yöne Çekme, Birbirlerinden Uzaklaştırma, Ortak Bir Payda Bulmaya Çalışma, Davranışı Üzerine Odaklanıp Kişiliğini Onurlandırma vesaire vesaire vesaire…. Ancak kızımda hiçbiri işe yaramadı.
Bu olumsuz durum içinden çıkılmaz bir hal alıyor ve beni bir girdaba sürüklüyordu. Bir Anne-bana olarak düşünsenize; canınızın bir yarısı, diğer yarısına şiddet uyguluyor. Üstelik bu en savunmasız ve narin olduğu zamanda “Bebeklik çağında”. Buna bir anne olarak katlanmak çok güçtü. Beni psikolojik olarak sarsan, üstesinden gelmemi zorlaştıran bu durum için farklı bir yaklaşım arayışına girdim.
Davranışın öğrenilerek kazanıldığı taraftarıyım. Özellikle aile içerisinde şiddete maruz kalan veya şiddeti gözlemleyen bir çocuğun, şiddete eğilimi olduğuna canı gönülden inanıyorum. Ancak burada kendi kendime şu soruyu hep soruyordum. Aile ortamında şiddete hiç şahit olmamış, huzurlu bir ev ortamında büyümüş, hiç tv ve video izlememiş, kısaca şiddet içerikli bir görüntüye hiç şahit olmamış bir çocuk neden şiddet uygular? Evet bu içsel bir dürtüydü. Artık buna emindim ve kızım buna karşı koyamıyordu.
Kızıma öncelikle öfkesini nasıl kontrol edebileceğini, olumlu davranışların neler olduğunu öğretmeye çalıştım. Çeşitli kitaplar okuduk, canlandırmalar yaptık, konuştuk. Durumun oldukça farkındaydı. Davranışının yanlış olduğunun bilincindeydi. Ama yine de kardeşine şiddet uygulamayı gün geçtikçe artırıyordu. Artık sağlıklı düşünemiyor ve ben de tepki veriyordum. Evet evet tepki veriyordum. Önce uyarmaya başladım, sonra sesimi yükseltmeye ve en sonunda bağırmaya. Kendime baktığımda bu duruma nasıl geldiğime inanamadım. Dehşete düştüm. Kendimi tanıyamaz olmuştum ve işe yaramayacağını bile bile kendime karşı koyamıyor ve bağırıyordum. Durum o kadar vahimdi ki…
Bu durumdan bir an evvel çıkmak için çözüm arayışlarına devam ediyordum. Ben bu işin uzmanıydım, ama annelik içgüdülerine karşı koyamıyor ve profesyonel davranamıyordum. Başlangıçtaki tüm çabalarım ise işe yaramamıştı. Son olarak pek onaylamasam da Davranışçı Yaklaşımı denemeye karar verdim. Bu yaklaşımı benimsemememin nedeni; çocuğu dış denetimli yapmasıydı. Çocuğun içsel disiplin yerine dış kaynaklı disiplin edinmesine neden oluyordu. Bu zamana kadar bu yaklaşımdan hep kaçınmaya çalıştım. Ödül ve ceza kavramından uzak durdum. Aferin demek yerine teşekkür ettim. Ceza vermek yerine farklı yaklaşımlar benimsedim. Ancak kardeş kıskançlığı ve şiddet konusunda çaresiz kalmıştım. En azından kıymetli kızıma bağırmamış olacaktım. Ona sert davranmaktan daha olumlu bir yaklaşım olduğuna karar verdim.
Öncelikle olumlu pekiştirme yöntemini denedim. Kardeşine iyi davrandığı her seferinde sözel olarak onu ödüllendirdim. Minik hediyeler verdim. Sevdiği yiyecekler sundum. Ancak Aybike Esra, şiddet uygulamaya devam etti. Öfkemi mümkün olduğunca kontrol altına almaya çalıştım. Cezadan önce kullanılacak bir yöntem daha vardı: “Olumsuz Pekiştirme”. Bu, çocuğu yanlış davranışında sevdiği bir şeyden mahrum bırakma şeklinde tanımlanabilir. Aybike Esra’nın en sevdiği şey ise “süt”tü. Evet hiç istemesem de bunu deneyecektim. Kardeşine şiddet uyguladığında süt içemedi. Bu başlangıçta ceza olarak görülebilir. Ancak farkı şudur; olumlu davranışta mahrum bırakılan şey hemen sunulur ve çocuk olumlu davrandığında mahrum kaldığı şeyi elde edebileceğini öğrenir.
Aybike, şiddet uyguladığında süt içemeyeceğini öğrendi. Bir iki gün itiraz etti. Ama sonra alıştı. Kardeşine yine sürekli şiddet uyguluyor, hemen ardından “süt” diyordu. Bu bağlantıyı kurmuştu. Ancak çok da işe yarar gözükmüyordu. Şiddet dozu artarak devam ediyordu. Oğlum zarar görüyor ve ben bunu engelleyemiyordum. Ancak yöntemime devam ettim. Bir süre dirençle karşılaşacağımın zaten bilincindeydim. Ancak pes etmezsem bu direnci kırabilirdim.
Bir taraftan onu sütten mahrum bırakıyor, diğer taraftan da fiziksel olarak olumsuz etkilenmesin diye Aybike Esra’ya her gün iki kase yoğurt yediriyordum. Sütün yokluğuna alıştı, bu yöntemde işe yaramadı derken, bir gün uzun bir süre kardeşine iyi davranınca davranışını vurguladım ve ona süt verdim. İşte bu noktada süt, olumsuz davranışta mahrum bırakılan şey olmaktan çıktı ve olumlu davranışta verilen bir ödüle dönüştü. Yine uzun bir süre şiddet devam etti, ancak sıklığı azalmaya başlamıştı. Sonra biçimi değişti. Artık kardeşine vurmuyor, emeklerken üzerine oturuyordu. Sonunda şiddet uygulamadığı gün sayısı artmaya başladı ve süt yine günlük yaşamının vazgeçilmezi haline geldi.
Şiddet uyguladığı günler, bunun bilincinde olduğu için süt ikram edilse bile kabul etmiyor “Ben bugün kardeşime vurdum” diyordu. Şiddet uygulamadığı günler ise “Ben bugün kardeşime iyi davrandım” diyor ve sütünü afiyetle içiyordu. Son zamanlarda olumsuz davranışları neredeyse hiç kalmadı. Hatta kardeşine iyi davrandığını vurgulamak istercesine ona sarılıyor, öpüyor, oyuncaklarını paylaşıyor. Tabii ki arada oyuncak paylaşımı ve farklı nedenlerle kıskançlık belirtileri görülebiliyor. Ama şiddet olmadığı müddetçe sorun olmuyor, bir şekilde başa çıkabiliyoruz.
Evet bu dıştan denetimli bir davranış edinimi oldu. Ancak bir anne ve psikolojik danışman olarak bu durumun, ilk durumdan daha olumlu olduğu kanaatindeyim. Sonuçta işe yaradı. Benim psikolojim düzeldi, kardeşlerin iletişimi düzeldi, eşimin ve ailemizin huzuru yerine geldi. Bu olumlu hava bizi daha da olumlu etkileyecek. Bir müddet sonra “süt içme davranışı” pekiştireç olmaktan çıkacak ve yine günlük rutinin bir parçasıymış gibi algılanacak.
Diğer hiç bir davranışında ödül ve ceza uygulamıyorum. Arada sırada “Çok güzel olmuş, bravo” sözcüklerinin dışında tabii:) Bu nedenle hala dış denetimli bir çocuk değil. İç disiplin kazanması adına elimden geleni yapıyorum. Ancak şiddet konusunda duyarsız kalamazdım. Onun kendi kendine yanlışı keşfetmesini bekleyemezdim. Bu nedenle uyguladığım yöntemden pişman değilim.
Yazının sonunda belirtmek isterim ki, her çocuk farklıdır. Her çocukta her yöntem işe yaramaz. Bu nedenle yazıyı okurken şuna dikkat etmenizi özellikle vurguluyorum. Ben kendim uzman olduğum için psikolojik bir destek almadım. Yapmam gereken her şeyi bildiğim için buna gerek duymadım ve kendim uyguladım. Profesyonel olarak her ayrıntıyı bilmeme karşın, anne olarak kendimi kontrol etme konusunda zorlandım sadece. Bu konuda yardım bile almayı düşündüm. Kendi kendimi telkin ederek kontrol etmeye çalıştım. En son olarak davranışçı yaklaşımla ilerledim. Siz de eğer çocuklarınız arasında zarar verici bir şiddet gözlemliyorsanız yardım almaktan çekinmeyin. Bir uzmana danışın ve pes etmeyin. Kendi kendinize şunu söyleyin: “HER ŞEY DÜZELECEK!”.
Duygusal olarak anneyi ve aileyi çok yoran bir süreç ama basarmıssiniz Tebrikler
Profesyonel olmak anne olarak hata yapmamak diyemeyiz
Ben de rehber oğretmen olarak kizımı buyuturken hatalar yaptım çünkü duygularimiz var
Yonteminiz bence çok basarili kuçuk cocuklarda davranışci yaklasimlar dıştan denetimli egitsel yaklasımlar daha etkili oluyor
Desteğiniz ve yorumunuz için çok teşekkürler. Evet profesyonel olmamız insan olmamız gerçeğini değiştirmiyor ve hatalar yapıyoruz. Ancak bu hatalar bizde, diğer annelere göre daha fazla suçluluk duygusu yaratıyor. Henüz tam olarak başarmış sayılmam. Zaman gösterecek bunu. Umarım bu aşamadan sonra tekrar bir gerileme yaşamayız. Davranışçı yaklaşımın etkisi yadsınamaz, ancak yine de çok kullanılması taraftarı değilim.
ben de ikinci çocuğuma hamileyim ve son aydayız artık. kızım bi yandan kardeşini heyecanla bekliyor ama bi yandan kıskanmaya başladı bile.mesela onun küçük bir dolabı vardı oyuncak dolabıydı.ondan izin istedim.”zeynepçim bunu kardeşinin dolabı yapmayı düşünüyoruz onun hiç dolabı yok kıyafetlerini koyacak yerimiz yok verir misin dolabını” dedik. evet dedi.hazırladık dolabı.geçen gün bi baktım dolabın yanında “dolabıımm…o benim dolabımdı” diye ağlıyor. 🙁 şimdiden yani. ona gizli gizli oyuncak kıyafet hediyeler aldım sakladım.eve bebek ziyaretine gelenler hediye getirdiklerinde birer birer çıkartıp bak bunu da sana almışlar diyeceğim inş.oyuncaklarını izinsiz kardeşine vermeyeceğim kendi versin diye bekleyeceğim ama bakalım zorlu bi süreç beni bekliyor.cinsiyet farkı beni biraz rahatlatıyor.erkek kıyafeti ve oyuncağı farklı ilgi alanları farklı diye. bu aralar iyice şımardı ananede ve komşularında tüm ilgi ondaydı 🙂 evde artık uyarılarımı dinlemiyor.mesela bi şeyi bilerek ya da bilmeyerek yere döktüğünde uyarıyorum zeynepçim lütfen bunları dökme.bunları temizlerken çok yoruluyorum.yanlışlıkla olabilir ama daha dikkatli olmalısın.ama hırçın davranışları ve dik kafalılığı geçmişyor maalesef güzellikle uyarınca.geçen gün bilerek dökmüş krakeri her yere savurmuş.parka gitmeme cezası verdim. ve işe yaradı gerçekten.ne zaman istemediğim bi şeyi yapmak için ağlasa parka götürmeyim o zaman seni diyorum ben senin sözünü dinliyorum sen benim sözümü dinlemiyorsun ama diyorum.bilmem yanlış mı yapıyorum.
Büşra hanım sıkıntılı bir süreçten geçeceksiniz. Bu süreçte eşiniz ile birlikte size destek olabilecek bir yakınınızın evde olması sizin açınızdan iyi olabilir. Yeni doğum yapmanın verdiği psikolojik değişimler, şuan düşündüğünüz kadar mantıklı ve sabırlı davranmanıza engel olabilir. Bu dönemde size destek olabilecek ve çocuklarınızla ara ara ilgilenebilecek birileri mutlaka bulunsun. Benim kızım ilk aylarda kardeşine karşı oldukça olumluydu. Ailem yanımdaydı. Buna rağmen zorlanabiliyordum. Tam her şey yolunda dediğim sırada kızımda davranış değişimi oluşmaya başladı. Ve benimkiler de farklı cinsler. Ama paylaşamadıkları şey oyuncak ya da kıyafet değil, ikisinin de vazgeçilmezi olan anne faktörü. Anladığım kadarı ile kızınızda şimdiden bu telaş oluşmuş. Siz elinizden geleni yapıyorsunuz. Ama çocuklar sizin de takdir ettiğiniz gibi mantıklı düşünemiyor ve hırçın davranışlarda bulunabiliyorlar. Umarım sizin için kolay bir dönem olur ve kızınız en az etki ile bu süreci atlatır. Allah hayırlısıyla sağlıklı bir şekilde ikinci yavrunuzu kucağınıza almayı ve büyütmeyi nasip etsin. Sevgiler…
Mrb benim 3.5 yaşında bir oğlum var ve 10 günlük bir kızım. Şimdilerde alışma sürecindeyiz ama öyle büyük bir problem yaşamadık gibi kızım henüz çok küçük ve vaktinin büyük kısmını uykuda geçiriyor oğlum ise çok sevdiği teyzeleri ile çok eğleniyor yine de sevme bahanesi ile yüzüne başına bastırıyor kardeşinin uyurken sevmene izin vermiyorum korkup uyanıyor dedim bastırmalar biraz azaldı ama sanki artık daha az ilgileniyor kardeşi ile ana kucağına yatıracaksın o benim dedi kızım kucağımda kaldı oğlum zorla kendini sığdırdı ana kucağına 🙂 izin almadan yatırmıyorum yine de. Bizim sorunumuz uyku akşam yatarken babası hikaye okur ben süt hazırlarım o da uyurdu. Doğumdan sonra beni istemeye başladı hatta bazen ayağında salla diyo sallıyorum . Yanlış mı yapıyorum bilmiyorum. Ben onu uyutsam kızım emmek için ağlıyor eşim çaresiz kalıyo her akşam uyku savaşı yaşıyoruz ne yapsam bilemedim
Uyku zamanı da aynı okula gitme gibi direnmeye sebep olan bir olgudur. Çocuk, kendisini uykuya yatırıp kardeşi ile ilgileneceğinizi düşünür ve yatmak istemez. Yatsa bile yanında özellikle anneyi ister. Benim kızımı genellikle ben yatırırdım. Doğumun yaklaşması ile birlikte alışması için bu görevi babaya devretmiştim. Direnç göstermemişti. Ancak doğumdan sonra ani bir U dönüşü ile tekrar beni talep etti. Ben yanında olmadan uykuya dalmadı. Biz bu sorunu şu şekilde halletmeye çalıştık: Kızımın yatma saati yaklaşınca oğlumun karnını doyurdum ve babaya teslim ettim. Sonrasında da kızımı uyutup tekrar oğlumla ilgilendim. Bu dönemde oğlunuz size çok ihtiyaç duyuyor. Tabii kızınızda. Ancak oğlunuzun duygusal ihtiyaçları varken, kızınız fiziksel ihtiyaçlarının karşılanmasını talep ediyor. Kızınızın fiziksel ihtiyaçlarını karşılayıp geri kalan zamanı, kardeşinin varlığına alışana dek oğlunuza ayırın. Yavaş yavaş alıştırmaya çalışın. Talep ediyor diye bebeksi davranışlara dönmesine izin vermeyin (sallayarak uyutmak gibi). Ama uyurken yanında olabileceğinizi söyleyin. Mümkünse kızınızı da sallamamaya çalışın. Sağlık açısından birçok risk doğurabiliyor. Eğer kardeşinin sallanmadığını görürse oğlunuz da talep etmeyecektir. Kıskanma davranışı genel olarak ikinci çocuğun da ilgi talep etmeye başlaması ile başlar. Bu dönemde tavrınızı net bir şekilde ortaya koymanız ve müsemma göstermemeniz, ileride oluşacak olumsuz davranışların azalmasında etkili olacaktır. Kolaylıklar dilerim. Sevgiler…
“çeşitli kitaplar okuduk, canlandırmalar yaptık” demişsiniz. Hangi kitaplar? Ne tür canlandırmalar? Biraz açar mısınız? 2. Ye hamileyim de…
Elif hanım merhabalar,
Öncelikle hayırlı olsun, Allah sağlıklı bir şekilde kucağınıza almayı nasip etsin. İki tür kitaptan yararlandım. Birincisi benim okuduğum, uzman hocaların çocuk gelişimi ve eğitimi konusunda yayınlamış olduğu kitaplardı. Haluk Yavuzer, Yankı Yazgan vb. İkincisi ise kızımla birlikte okuduğumuz kitaplardı. “Yeni Kardeş Geldiğinde” gibi. Kardeş olmayan kitap karakterlerini bile kardeş varsaydık. “Keçi ile Eşek” gibi. Bu tür kitaplarda okuduklarımız konusunda konuştuk, hikayelerimizin içine kattık, oyuncak bebeğimizle uygulama yaptık vs. Ama söyle bir şey var ki, çocukla ne yapılırsa yapılsın anneyi paylaşmak onun için kolay bir şey değil. Kızım hala kıskanıyor, hala kardeşini kucağıma almamdan hoşlanmıyor. Ancak tepkileri daha normalleşti. Kıskançlık varsa bunun önüne geçemezsiniz. Önemli olan bu duygusunu yansıtma biçimi. Zarar vermemesi. Umarım siz çocuklarınızda bu sıkıntıyı yaşamazsınız. Her çocuk bir değil. Sevgiyle kalın…
benim de 4,5 yasinda bi kizim ve iki yasinda bi oglum var nrler denedik neler. oglumun yanisira biz de siddet goruyoruz kizimdan. Pedagog psik gitmedigimiz kisi kalmadi. oyun terapisi aldik. okumadogim kitap kalmadi. denemedigim yontem kalmadi. ofke patlamalarimiz oluyo artık bizim dw. sevdigi seylerden de mahrum ettik olmuyo. esim eve gelmek istemiyorum artik diyo. cunku ortaligi öyle bi geriyoki kizim. cok caresisiz.
İçinde bulunduğunuz durumu çok iyi anlayabiliyorum. Aile içerisinde yaşanan bir olumsuzluk tüm aile bireylerine yansıyor. Bu duygunun kaynağına inmeye çalışın ve kaynaktaki problemi yok etmeye çalışın. Mutlaka tetikleyen bir neden vardır. Psikoloji bir davranış bilimidir ve her birey kendine özel bir yapıda olduğu için her yöntem her bireyde etkili olmaz. Umarım yakın zamanda sorununuza bir çare bulursunuz. Yeter ki umutsuzluk içerisinde olmayın. Sevgiler…