Montessori’e göre gelişmenin tek şekli doğal olanıdır. Çocuk bu doğallık içerisindeyken rahatsız edilirse yanlış yönlenecektir. Bu nedenle Montessori, çocuk işine odaklanmışken yetişkinin duruma saygı duyması gerektiğini, ne övgü ne de düzeltmeyle ona müdahale etmemesi gerektiği üzerinde durmuştur.
Montessori sınıfında çalışan bir öğretmen, gözlemlediği bir olayı şöyle anlatmıştır: “Okulumuzun çimlerini biçmek için bahçeye çim biçme makinesi gelmişti. O sırada öğrencim K. ( 4 Yaş) ile trinomik küp çalışmasını yapıyorduk. Makinenin sesini duyunca sınıftaki diğer çocuklar pencerenin önüne koştular. Ama öğrencim K. hiçbir şey olmamış gibi çalışmaya devam etti. Ben onun da diğerleri gibi çalışmayı yarım bırakarak pencereye koşacağını düşünmüştüm. Dışarıdan gelen ses ve sınıfın hareketlenmesi, K.’nin dikkatini dağıtmadı ve o, çalışmasına devam etti.”
Konsantrasyon yaşamın bir parçasıdır, bir eğitim metodunun sonucu değildir. Maria Montessori bunu ilk Çocuklar Evi’ndeki gözlemleri sonucunda fark eder ve durumu “Dikkatin Polarizasyonu” olarak adlandırır. Montessori, silindirleri yerlerinden çıkarıp yine yerlerine yerleştiren üç yaşında bir kız çocuğunu gözlemlemiş ve onun bu alıştırmayı yoğun bir ilgiyle üst üste tekrarlaması dikkatini çekmiştir. Çocuğun dikkatinin dağıtılması için türlü şeyler yapılmasına rağmen çocuk alıştırmayı 42 kez tekrarlamıştır. Sonra derin bir uykudan uyanır gibi durmuş ve mutlulukla gülümsemiştir. Bu olaydan sonra Montessori, bir çocuğun çalışmasını odaklanarak yaptığı görüldüğünde çocuğun hiçbir zaman rahatsız edilmemesi gerektiğini söylemiştir.
Kaynak: Çakıroğlu Wilbrandt, Emel, Okul Öncesi Eğitimde montessori Yaklaşımı, Kök Yayıncılık, 2012.